MENTEŞE

MENTEŞE

Karia bölgesinin en eski şehirlerinden biri olan Menteşe, antik dönem kayıtlarında “Mobolla” olarak anılmıştır. M.Ö. 3400 yıllarında, “Kar” adında bir liderin önderliğindeki kavim bölgeye yerleşmiştir. M.Ö. 1000 yıllarında Dorların egemenliğine geçen bölge, M.Ö. 228’de Bergama Roma Birliği’ne katılmış ve M.Ö. 133’te Roma eyaleti olmuştur.

Türklerin Anadolu’yu fethetmesiyle, Menteşe Anadolu Selçuklu Devleti’nin egemenliğine girmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla, bölge 1261 yılında Menteşâ Beyliği’nin kontrolüne geçmiştir. 1391 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılan bölge, 1402’de Timur’un egemenliğine geçmiş ve Timur tarafından Menteşâ Beyliği’ne verilmiştir. II. Murat döneminde ise tekrar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş ve Menteşe Sancağı adını almıştır.

Menteşe Sancağı, 30 Ekim 1913’te Aydın eyaletinden ayrılarak il olmuştur ve Muğla adını almıştır. Muğla Merkez, 06 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan 6360 sayılı Kanun ile Menteşe adını alarak yeniden yapılandırılmıştır.

BAŞLICA TARİHİ VE ARKEOLOJİK DESTİNASYONLAR

Mobolla Antik Kenti

Muğla şehir merkezinin güneyinde, Saburhane Mahallesi’nin kuzeydoğusunda, Masa Dağı veya Asar olarak bilinen kayalık tepe üzerinde Mobolla Antik Kenti’nin kalıntıları bulunmaktadır. Bu antik yerleşimin bilinen en eski adı “Mogla”dır (Mώγλα). MÖ 2. yüzyıla tarihlenen bir yazıt, kentin isminin “Mobolla” (Μόβολλα) olduğunu kesin olarak göstermektedir. MS 10. yüzyılda ise İmparator Constantinus VII Porphyrogenitus’un eserlerinde yerleşimin adı “Mogola” (Μόγολα) olarak geçmektedir.

Antik Mobolla Kenti’nin kalıntıları, kale surları tarafından kuzey ve batı yönlerinden çevrilmiştir. Kale surlarının başlangıç noktasında, Basmacı Deresi’ne kadar uzanan dağınık bir şekilde yerleştirilmiş çok sayıda mezar odası bulunmaktadır. Bu mezar odaları, kale surlarıyla çevrili yerleşimin bir parçası olarak dikkat çeker.

Kentin kalıntıları arasında üç açık hava tapınağı, kaya mezar odaları, lahitler, “halk tipi mezar” olarak bilinen kaya oygusu mezarlar, su kuyuları, kaya konutları, su sarnıçları ve yaşam mekânlarına dönüştürüldüğü düşünülen kaya odaları yer almaktadır.

Trolian Park

Muğla’nın doğusundaki Özlüce köyü yakınlarında, Kaklıcatepe Mevkii’nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan fosiller, Muğla Müzesi’nin Doğa Tarihi bölümünde Trolian Çağı bulguları olarak sergilenmektedir. Kaklıcatepe’de gerçekleştirilen kazı ve araştırmalar 1992 yılının sonlarında başlamış olup, burada bulunan fosiller mutfak eşyaları, gergedan, fil, domuz, at ve etçil hayvanlar gibi çeşitli gruplara ayrılmıştır.

Bu fosiller, Trolian Çağı’na tarihlenmektedir ve bu dönem, yaklaşık 5 – 9 milyon yıl önce, Doğu Asya’dan İspanya’ya kadar geniş bir bölgeyi kapsayan bir döneme işaret eder. Trolian Çağı, bu dönemle ilgili örneklerin en iyi şekilde Teruel Havzası’nda korunmuş olması nedeniyle bu adla anılmaktadır.

Arasta Çarşısı

Şehri dış dünyaya bağlayan ana yol İzmir-Aydın-Çine, Tavas-Denizli güzergâhıydı. Bu kervan yolu Muğla’dan geçerek kente ulaşırdı. Deve kervanları, günümüzdeki Sekibaşı Sokağı’ndan kente girer ve bu yolu takip ederek şehrin merkezine varırdı. Merkezde, kentsel sit alanının ticari merkezlerinden biri olarak bilinen Yağcılar Hanı ve Kocahan gibi hanlarda konaklarlardı. Kervanlar, Saburhane semtinden ayrılarak “Yılanlı Dağı Yolu” üzerinden Tavas’a ulaşır ve oradan Denizli’ye geçerlerdi.

Tarihi kervan yolunun geçtiği güzergâhta bulunan Yağcılar Hanı, İbrahim Hanı, Bacılar Hanı, Balcıoğlu Hanı, Konakaltı Hanı ve geçmişte kentin en hareketli mekanları arasında yer alan Kocahan, önemli konaklama yerlerindendi.

Arasta bölgesinde, çeşitli meslek gruplarının loncaları bulunurdu ve topluca yaşadıkları yerlere adları verilirdi. Örneğin, “Demirciler Arastası” ve “Bakırcılar Arastası” günümüzde de bu isimlerle anılmaktadır.

Karabağlar Yaylası

Menteşelilerin uzun yıllar boyunca yaz aylarını geçirdikleri Karabağlar Yaylası, kentin tarihsel sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Eskiden bölgenin ana geçim kaynağı olan bu yayla, tarımsal üretim açısından da kritik bir rol oynamış, günümüzde ise bu özelliğini kısmen korumaktadır.

Yayla, yüzyıllar boyunca Menteşe’nin kapalı ekonomik yapısının bir parçası olarak büyük önem taşımıştır. Yılın yarısı yaylada geçirilir ve burada günlük ihtiyaçların yanı sıra kış için gerekli olan kuru sebzeler, domates salçası, tarhana, sucuk, kavurma, makarna ve pekmez gibi yiyecekler hazırlanırdı. Her evin bir bağı bulunur ve yaylada şarapçılık da yapılırdı. Karabağlar Yaylası, geleneksel kent yaşamının bir uzantısı olarak, Muğla’nın tarihsel ve kültürel mirasında önemli bir yer tutmaktadır.

Karabağlar yaylasının içerisinde ve çevre bölgelerde doğa içerisinde birçok park ve kafeler bulunmaktadır.

BAŞLICA KOYLAR VE PLAJLAR

Akbük

Gökova Körfezi’nin en benzersiz tatil bölgelerinden biri olan Akbük Koyu, sessizliği, sakinliği ve temiz sularıyla huzurlu bir kaçış noktasıdır. Körfezin kuzeyinde yer alan bu koyda küçük bir iskele ve birkaç lokanta bulunmaktadır. Akbük, Muğla il merkezine 48 kilometre uzaklıktadır ve bölgenin doğal güzellikleri arasında öne çıkmaktadır.

Akbük Koyu’nda, Karia Antik Kenti ve Keramos kalıntılarını ziyaret etme fırsatı bulabilirsiniz. Koya Akyaka’dan sahil boyunca devam eden 25 kilometrelik bir yol veya Ören’den geçen 20 kilometrelik asfalt bir yol ile ulaşabilirsiniz.

Tatilinizi burada geçirmek isterseniz, kamp yapma imkânı veya Akyaka Gökova’daki pansiyonlardan birinde konaklama seçenekleriniz bulunmaktadır.

TAVSİYE EDİLEN AKTİVİTELER

Uluslararası Zurnazen Festivali – Yaz Sezonu

Uluslararası Muğla Yörük Türkmen Toyu – Yaz Sezonu

Muğla Tarhana Festivali – Sonbahar Sezonu

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS

Geleneksel Muğla Bacası

Kuzulu Kapı

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.