23 Sep MENTEŞE
Karia
bölgesinin en eski şehirlerinden biri olan Menteşe, antik dönem kayıtlarında
“Mobolla” olarak anılmıştır. M.Ö. 3400 yıllarında, “Kar”
adında bir liderin önderliğindeki kavim bölgeye yerleşmiştir. M.Ö. 1000
yıllarında Dorların egemenliğine geçen bölge, M.Ö. 228’de Bergama Roma
Birliği’ne katılmış ve M.Ö. 133’te Roma eyaleti olmuştur.
Türklerin
Anadolu’yu fethetmesiyle, Menteşe Anadolu Selçuklu Devleti’nin egemenliğine
girmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla, bölge 1261 yılında
Menteşâ Beyliği’nin kontrolüne geçmiştir. 1391 yılında Yıldırım Beyazıt
tarafından Osmanlı topraklarına katılan bölge, 1402’de Timur’un egemenliğine
geçmiş ve Timur tarafından Menteşâ Beyliği’ne verilmiştir. II. Murat döneminde
ise tekrar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş ve Menteşe Sancağı adını
almıştır.
Menteşe
Sancağı, 30 Ekim 1913’te Aydın eyaletinden ayrılarak il olmuştur ve Muğla adını
almıştır. Muğla Merkez, 06 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan 6360 sayılı Kanun
ile Menteşe adını alarak yeniden yapılandırılmıştır.
BAŞLICA TARİHİ VE ARKEOLOJİK
DESTİNASYONLAR
Mobolla Antik Kenti
Muğla
şehir merkezinin güneyinde, Saburhane Mahallesi’nin kuzeydoğusunda, Masa Dağı
veya Asar olarak bilinen kayalık tepe üzerinde Mobolla Antik Kenti’nin
kalıntıları bulunmaktadır. Bu antik yerleşimin bilinen en eski adı
“Mogla”dır (Mώγλα). MÖ 2. yüzyıla tarihlenen
bir yazıt,
kentin isminin “Mobolla” (Μόβολλα) olduğunu kesin
olarak göstermektedir.
MS 10. yüzyılda ise İmparator
Constantinus VII Porphyrogenitus’un eserlerinde yerleşimin adı
“Mogola” (Μόγολα) olarak geçmektedir.
Antik
Mobolla Kenti’nin kalıntıları, kale surları tarafından kuzey ve batı
yönlerinden çevrilmiştir. Kale surlarının başlangıç noktasında, Basmacı
Deresi’ne kadar uzanan dağınık bir şekilde yerleştirilmiş çok sayıda mezar
odası bulunmaktadır. Bu mezar odaları, kale surlarıyla çevrili yerleşimin bir
parçası olarak dikkat çeker.
Kentin
kalıntıları arasında üç açık hava tapınağı, kaya mezar odaları, lahitler,
“halk tipi mezar” olarak bilinen kaya oygusu mezarlar, su kuyuları,
kaya konutları, su sarnıçları ve yaşam mekânlarına dönüştürüldüğü düşünülen
kaya odaları yer almaktadır.
Trolian Park
Muğla’nın
doğusundaki Özlüce köyü yakınlarında, Kaklıcatepe Mevkii’nde yapılan kazılarda
ortaya çıkarılan fosiller, Muğla Müzesi’nin Doğa Tarihi bölümünde Trolian Çağı
bulguları olarak sergilenmektedir. Kaklıcatepe’de gerçekleştirilen kazı ve
araştırmalar 1992 yılının sonlarında başlamış olup, burada bulunan fosiller
mutfak eşyaları, gergedan, fil, domuz, at ve etçil hayvanlar gibi çeşitli
gruplara ayrılmıştır.
Bu
fosiller, Trolian Çağı’na tarihlenmektedir ve bu dönem, yaklaşık 5 – 9 milyon
yıl önce, Doğu Asya’dan İspanya’ya kadar geniş bir bölgeyi kapsayan bir döneme
işaret eder. Trolian Çağı, bu dönemle ilgili örneklerin en iyi şekilde Teruel
Havzası’nda korunmuş olması nedeniyle bu adla anılmaktadır.
Arasta Çarşısı
Şehri
dış dünyaya bağlayan ana yol İzmir-Aydın-Çine, Tavas-Denizli güzergâhıydı. Bu
kervan yolu Muğla’dan geçerek kente ulaşırdı. Deve kervanları, günümüzdeki
Sekibaşı Sokağı’ndan kente girer ve bu yolu takip ederek şehrin merkezine
varırdı. Merkezde, kentsel sit alanının ticari merkezlerinden biri olarak
bilinen Yağcılar Hanı ve Kocahan gibi hanlarda konaklarlardı. Kervanlar,
Saburhane semtinden ayrılarak “Yılanlı Dağı Yolu” üzerinden Tavas’a ulaşır ve
oradan Denizli’ye geçerlerdi.
Tarihi
kervan yolunun geçtiği güzergâhta bulunan Yağcılar Hanı, İbrahim Hanı, Bacılar
Hanı, Balcıoğlu Hanı, Konakaltı Hanı ve geçmişte kentin en hareketli mekanları
arasında yer alan Kocahan, önemli konaklama yerlerindendi.
Arasta
bölgesinde, çeşitli meslek gruplarının loncaları bulunurdu ve topluca
yaşadıkları yerlere adları verilirdi. Örneğin, “Demirciler Arastası”
ve “Bakırcılar Arastası” günümüzde de bu isimlerle anılmaktadır.
Karabağlar Yaylası
Menteşelilerin
uzun yıllar boyunca yaz aylarını geçirdikleri Karabağlar Yaylası, kentin
tarihsel sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Eskiden bölgenin ana geçim
kaynağı olan bu yayla, tarımsal üretim açısından da kritik bir rol oynamış,
günümüzde ise bu özelliğini kısmen korumaktadır.
Yayla,
yüzyıllar boyunca Menteşe’nin kapalı ekonomik yapısının bir parçası olarak
büyük önem taşımıştır. Yılın yarısı yaylada geçirilir ve burada günlük
ihtiyaçların yanı sıra kış için gerekli olan kuru sebzeler, domates salçası,
tarhana, sucuk, kavurma, makarna ve pekmez gibi yiyecekler hazırlanırdı. Her evin
bir bağı bulunur ve yaylada şarapçılık da yapılırdı. Karabağlar Yaylası,
geleneksel kent yaşamının bir uzantısı olarak, Muğla’nın tarihsel ve kültürel
mirasında önemli bir yer tutmaktadır.
Karabağlar
yaylasının içerisinde ve çevre bölgelerde doğa içerisinde birçok park ve
kafeler bulunmaktadır.
BAŞLICA KOYLAR VE PLAJLAR
Akbük
Gökova
Körfezi’nin en benzersiz tatil bölgelerinden biri olan Akbük Koyu, sessizliği,
sakinliği ve temiz sularıyla huzurlu bir kaçış noktasıdır. Körfezin kuzeyinde
yer alan bu koyda küçük bir iskele ve birkaç lokanta bulunmaktadır. Akbük,
Muğla il merkezine 48 kilometre uzaklıktadır ve bölgenin doğal güzellikleri
arasında öne çıkmaktadır.
Akbük
Koyu’nda, Karia Antik Kenti ve Keramos kalıntılarını ziyaret etme fırsatı
bulabilirsiniz. Koya Akyaka’dan sahil boyunca devam eden 25 kilometrelik bir
yol veya Ören’den geçen 20 kilometrelik asfalt bir yol ile ulaşabilirsiniz.
Tatilinizi
burada geçirmek isterseniz, kamp yapma imkânı veya Akyaka Gökova’daki
pansiyonlardan birinde konaklama seçenekleriniz bulunmaktadır.
TAVSİYE EDİLEN AKTİVİTELER
Uluslararası
Zurnazen Festivali – Yaz Sezonu
Uluslararası
Muğla Yörük Türkmen Toyu – Yaz Sezonu
Muğla
Tarhana Festivali – Sonbahar Sezonu
DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS
Geleneksel Muğla Bacası
Kuzulu Kapı
Sorry, the comment form is closed at this time.